• GİRİŞ YAP
Giriş Yap
  • Bildirimler

Sünneti Yaşamanın Kulun Hayatına Tesiri

Sünneti Yaşamanın Kulun Hayatına Tesiri




Yüce Rabbimiz, insanı bir hikmet üzere yaratmış, dünya hayatını bir imtihan vesilesi kılmıştır. Bu imtihanın en büyük yardımcısı, bize rehber olarak gönderilen Kur’ân-ı Kerîm ve onun yaşayan, açıklayan ve tatbik eden örneği olan Sünnet-i Seniyyedir. Zira Yüce Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Andolsun ki Allah’ın Resûlünde sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”[1]

Bu ayet-i kerime, sünnete uymanın yalnızca sevap kazandıran bir eylem değil, aynı zamanda dünya ve ahiret saadetini temin eden bir yol olduğunu ifade etmektedir. Bu makalede, sünnete ittibanın kulun hayatındaki olumlu etkilerini hem ferdî hem de içtimaî yönleriyle, ayetler, hadisler ve Allah dostlarının sözleriyle ele alacağız.

Sünnete Uymanın Anlamı ve Kapsamı

Sünnet, yalnızca nafile ibadetler veya belli dualardan ibaret değildir. Sünnet; Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in söz, fiil ve takrirlerinden ibarettir. Yani onun nasıl yürüdüğü, nasıl yediği, nasıl konuştuğu, neye güldüğü, neye kızdığı, nasıl tebliğ ettiği ve nasıl bir insan olduğu sünnetin kapsamına girer. Bu sebeple, sünnete uymak, Allah Resûlü’nün hayat tarzını hayatımıza taşımaktır.

  1. Fıtrata Uygun Hayat: Ruhânî ve Cismânî Huzur

Sünnet-i Seniyye, insanın fıtratına en uygun yaşam biçimini sunar. Zira Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), insanın hem bedenî hem ruhî ihtiyaçlarını bilen, ilahî vahye muhatap olan bir rehberdir. Onun uyku düzeninden yeme içme âdabına, temizlikten aile ilişkilerine kadar her yönüyle dengeli ve mutedil bir hayat sunar. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“O, hevâdan (kendi arzusuna göre) konuşmaz. Onun konuşması vahyedilen bir vahiyden başkası değildir.”[2]

Günümüzde insanların büyük kısmı, stres, boşluk, kararsızlık, yalnızlık gibi psikolojik buhranlarla karşı karşıyadır. Halbuki Efendimiz’in (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) sünneti, buhranların tam ortasında bir istikamet pusulası gibidir. Günlük dua ve zikirlerle ruhu teskin eder; sabah-akşam âdâbıyla vakitlere bereket katar.

  1. Toplumda Düzen ve Ahlâkî Yükseliş

Sünnete uymak sadece bireysel değil, toplumsal hayatı da tanzim eder. Selamlaşmak, tebessüm etmek, hakkı tavsiye etmek, gıybetten sakınmak gibi sünnetler, toplumda kardeşliği ve güveni tesis eder. Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) buyurur:

“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.”[3]

Bu hadîs-i şerîf, toplumsal huzurun temelini ortaya koyar. Eğer insanlar sünneti hayatlarına uygularsa, toplumda gerginlik azalır, nezaket artar, aileler daha huzurlu olur, komşuluk bağları güçlenir.

  1. İmanın Tazelenmesi ve Allah’ın Sevgisini Kazanmak

Sünnete ittiba etmek, sadece davranış boyutunda kalmaz; imanın kuvvetlenmesine de vesile olur. Çünkü sünnete uyan kişi, Allah Resûlü’ne olan sevgisini fiilen göstermiş olur. Yüce Rabbimiz buyurur:

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[4]

Bu ayet, sünnete uymanın Allah’ın sevgisini kazanma yolu olduğunu açıkça bildirir. Yani sünnet, sadece bir Peygamber sevgisi değil, aynı zamanda ilâhî muhabbetin ve mağfiretin anahtarıdır.

  1. Âlimlerin ve Evliyâullah’ın Sünnete Bağlılığı

Bütün büyük âlimler ve tasavvuf büyükleri, sünnete uymayı kurtuluş vesilesi saymışlardır. İmam Mâlik (Rahimehullah) şöyle der:

“Bu ümmetin sonu, evvelinin kurtulduğu şeyle kurtulur: Sünnet.”

İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) Mektûbât’ında şöyle buyurur:

“Sünnete uymak farzların dışında kalan amellerin en üstünüdür. Sünneti yaşatmak, bid’ate engel olmaktır.”[5]

Bütün bunlar, Allah dostlarının sünnete nasıl sımsıkı sarıldığını ve onunla nasıl kemâle erdiğini göstermektedir.

Sünnete uymak, yalnızca bir sevap kapısı değil, bir hayat tarzıdır. O olmadan ne ibadet tam olur ne ahlâk tamamlanır ne de toplumda huzur kalır. Kişi, sabah gözünü açtığında Resûlullah’ın (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) nasıl uyandığını, nasıl dua ettiğini, nasıl yaşadığını düşünürse; hayatının her anı ibadet olur. Bu ise, dünyada huzur, ahirette kurtuluştur.

Cenâb-ı Hak bizleri, Sünnet-i Seniyye’yi hayatının merkezine alanlardan eylesin. Efendimiz’in şefaatine nâil olanlardan kılsın. Âmin.


Dipnotlar

[1] Ahzâb, 21.

[2] Necm, 3-4.

[3] Buhârî, Îmân, 4.

[4] Âl-i İmrân, 31.

[5] Mektûbât, 1. cilt, 193. Mektup.





Sosyal Medyada Paylaş