Kıssa
Bir tavus kuşu, gagası ile kendi tüylerini yoluyordu. Kendisini gören bir hâkim ona dedi ki: Ey tavus! Böyle güzel tüylerini nasıl oluyor da kökünden yoluyorsun? Bu süslü kanatları yolup çamura atmaya gönlün nasıl razı oluyor?
Hafızlar senin kanatlarını, tüylerini değerli ve üstün görüyorlar, beğeniyorlar da onları Mushaf yaprakları arasına koyuyorlar.
Halk, havalanmak, serinlemek için senin kanatlarından yelpazeler yaparlar.
Bu ne nankörlük ne saygısızlıktır? Seni süsleyenin, o renkleri verenin, o tüyleri nakışlarla güzelleştirenin kim olduğunu bilmiyor musun? Yahut biliyorsun da nazlanmak için mi o tüyleri yoluyorsun?
Nice nazlar vardır ki, o naz suç olur. Kulu padişahın gözünden düşürür.
Niyaz, yani yalvarış yolu emin bir yoldur. Sen nazı bırak da niyaz yoluna git. Nice nazlananlar vardır ki, kol kanat çırparlar. Ama işin sonunda bu nazlanış, nazlanan için suç olur.
O kanatları yolma ki, onlar bir daha yerine yapışmaz. Ey güzel yüzlü! Kuşluk güneşine benzeyen o güzelim yüzü yırtmak, yanlış bir iştir.
Aklını başına al da kendini hadım etmeye kalkışma. Çünkü iffet ve temiz kalma, şehvet varken olur.
Tavus kuşu bu öğütleri duyunca, önce öğüt verenin yüzüne baktı. Sonra da hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Öyle uzun uzun, dertli dertli ağladı ki, orada bulunanlar da ağlamaya başladılar.
Neden kanatlarını yoluyorsun, diye soran da şaşırdı. Sorduğuna pişman oldu. Üzüntüsünden o da ağlamaya başladı.
İçinden de “Ne diye soruyu boş yere sordum? Gam ve kederle dolu imiş. Ben de bu sorumla onu feryat ettirdim, derdine dert kattım” diyordu.
Hâlbuki tavusun yaşlı gözlerinden toprağa damlayanların her damlasında, yüzlerce cevap vardı. Tavusun ağlaması bitince dedi ki:
-Ey hâkim! Haydi, işine git, çünkü sen, renge ve geçici güzelliğe kapılmışsın. Şunu görmüyor musun? Bu kanatlar yüzünden bana her taraftan yüzlerce bela geliyor. Nice okçular bu kanatlar yüzünden bana ok yağdırıyorlar.
Mademki bu kazadan, bu beladan ve bu fitnelerden kendimi korumaya gücüm yetmiyor; çirkin ve tiksinti veren bu hale girmem, benim için daha iyidir. Böylece, şu dağda, bu ovada beladan kurtulmuş olurum.
Alınacak Hisse
Bir insanın kendini beğenmesi ve kış güneşi gibi elden çıkması kısa zaman alan güzellikler, kendini beğenme ve üstün görme sebebidir. Kendini beğenmek ise sahibine yüzlerce bela getirir.
Nice hüner ve marifetler vardır ki, ham kişiyi öldürür, helâk eder. Çünkü o kişi hırs ve tama ile tuzaktaki yemi görür de tuzağın kendisini göremez.
Ey arkadaş! Hırsa ve tamaha düşüp kanaat yüzünü tırmalama. Kibre kapılarak, kendini büyük görerek huşunun yani kendini küçük görme huyunun çehresini yırtma![1]
Dipnotlar
[1] M. Şevket Ustaosmanoğlu, Mesnevî’den Kıssalar ve Hisseler, s. 265.