Hicrî senenin ilk ayı olan Muharrem, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerîm’de zikri ile şereflendirdiği1 mübarek bir zamandır. Bu ayın faziletine dair birçok sahih hadis-i şerif vârid olmuş, Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) efendimiz bu aya ayrı bir kıymet atfetmiştir.
Hadîs-i şerîflerde bildirildiğine göre, Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlardır:
“Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur.”2
Bu nebevî beyan, Muharrem ayında nafile olarak tutulan orucun ehemmiyetini gözler önüne sermektedir. Nitekim Ashâb-ı Kirâm’dan Hz. Ebû Hureyre (radıyallâhu anh), Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in Muharrem ayında çokça oruç tuttuğunu nakletmiştir. İmam Nevevî (rahimehullah) bu hadisi açıklarken, “Bu oruç Ramazan’dan sonra en faziletli oruçtur. Bunun sebebi, Muharrem’in haram aylardan olması ve Allah Teâlâ tarafından tazim edilmesidir,” buyurur.
Âşûrâ Günü ve Oruçla İlgili Beyanlar
Muharrem ayının onuncu günü olan Âşûrâ, hem geçmiş ümmetler nezdinde hem de İslâm tarihinde büyük bir kıymete sahiptir. Zira Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Medine’ye hicret buyurduklarında Yahudilerin bu günde oruç tuttuklarını gördüler. Sebebini sorduklarında şöyle dediler: “Bu, Allah’ın Musa’yı Firavun’dan kurtardığı bir gündür; biz de ona şükür için oruç tutarız.” Bunun üzerine Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem):
“Biz Musa’ya sizden daha layığız.” buyurarak o gün oruç tutmuş ve ümmetine de tutmalarını tavsiye etmiştir.3
Ancak sadece onuncu günü oruçlu geçirmek, Yahudilere benzeme ihtimali taşıdığı için Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem), “Eğer gelecek yıla yetişirsem dokuzuncu günü de tutarım.”4 buyurarak, bir gün öncesiyle birlikte tutulmasını tavsiye etmişlerdir. Ulema bu hadisten hareketle, ya dokuz ve onuncu, ya da onuncu ve on birinci günlerin birlikte oruç tutulmasını müstehab görmüşlerdir.
Âşûrâ Orucunun Sevabı
Âşûrâ günü tutulan orucun sevabı hakkında da Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlardır:
“Âşûrâ günü tutulan orucun, bir önceki senenin günahlarına kefaret olmasını Allah’tan umarım.”5
Bu müjde, Allah Teâlâ’nın lütfunun genişliğini ve Muharrem ayına verilen ehemmiyeti göstermektedir. Ancak bu orucun sadece küçük günahları sileceği, büyük günahların tevbe ile affedileceği fukahâ tarafından beyan edilmiştir.
Netice-i Kelâm
Muharrem ayı, Allah Teâlâ’nın azametle yücelttiği, Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in faziletini beyan buyurduğu bir aydır. Bu mübarek zamanda oruç tutmak, hem nebevî sünnete ittibâ, hem de nefsin tezkiyesi ve Allah’a yakınlaşmak için büyük bir vesiledir. Mü’minler, bu ayı gafletle geçirmemeli; özellikle Âşûrâ günü ve etrafında oruç tutarak ilâhî rahmet ve mağfirete nâil olmaya çalışmalıdır.
Dipnotlar
1 (et-Tevbe, 9/36)
2 (Müslim, Sıyâm, 202)
3 (Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 127)
4 (Müslim, Sıyâm, 134)
5 (Müslim, Sıyâm, 196)